Renklerin gücüyle, doğayı korumanın ve her canlının önemini anlamanın, küçük bir çocuğun gözünden anlatılması hedeflenmiştir.
Bir gün, sevgi dolu ve hayvanları çok seven küçük Oğuz Kağan’a çok özel bir hediye gelir: içinde birbirinden güzel hayvan resimleri olan kocaman bir boyama kitabı! Oğuz Kağan, heyecanla kitabı açar ve içindeki sevimli kedi resmi dikkatini çeker.
Boyalarını çıkaran Oğuz Kağan, rengârenk kalemlerinin arasından ilk olarak gökyüzü mavisi rengini seçer. Kedinin tüylerini gökyüzü kadar parlak bir maviye boyar. Sonra gözlerini simsiyah, minik patilerini ise tatlı bir pembeye boyar. Tam boyamayı bitirdiği an, bir mucize olur! Boyadığı kedi, aniden canlanır ve Oğuz Kağan’a gülümseyerek seslenir:
“Merhaba, Oğuz Kağan! Renklerin dünyasına bir yolculuğa çıkmaya hazır mısın? Boyalarını al ve benimle gel!”
Oğuz Kağan büyük bir heyecanla kedinin peşine düşer. Birlikte boyama kitabının içine girerler ve kendilerini her şeyin renksiz olduğu, gri ve solgun bir ormanda bulurlar. Ağacından kuşuna, çiçeğinden kelebeklerine kadar her şey renksizdir. Oğuz Kağan kediciğin yanına gelir ve kedi ona der ki:
“Hadi, Oğuz Kağan! Bu ormanı birlikte renklendirelim!”
Oğuz Kağan, maviden yeşile, sarıdan mora her rengi kullanarak ormandaki ağaçları boyamaya başlar. Kocaman bir ağaca yeşil renk verirken ağaç bir anda canlanır ve Oğuz Kağan’a teşekkür eder:
“Teşekkürler, Oğuz Kağan! Renklerim geri geldi! Biliyor musun, biz ağaçlar, temiz hava sağlar, gölgelik yapar ve hayvanlara yuva oluruz.”
Oğuz Kağan bu yeni bilgiyi öğrenmenin mutluluğuyla başka bir hayvanın yanına gider. Karşısına yavaşça yürüyen bir kaplumbağa çıkar. Oğuz Kağan kaplumbağanın kabuğunu rengârenk boyar. Kaplumbağa gözlerini kırpıştırarak başını kaldırır ve ona seslenir:
“Benim kabuğumu renklendirdiğin için teşekkürler, Oğuz Kağan! Kabuklarım beni korur, tıpkı doğanın bizi koruduğu gibi.”
Oğuz Kağan, kediciğiyle birlikte ormandaki her canlıyı renklendirir. Gökyüzünü masmaviye, çimenleri yemyeşile, çiçekleri cıvıl cıvıl renklere boyar. Boyadığı her şey, Oğuz Kağan’a dünya hakkında yeni bilgiler fısıldar. Bulutlar ona yağmurun doğayı beslediğini, çiçekler arıların onlara konduğunu ve bal yaptığını anlatır.
Macera sona erdiğinde Oğuz Kağan, kediciğine sarılarak teşekkür eder ve kitabın dışına çıkarlar. Oğuz Kağan, odasına döndüğünde doğanın ne kadar harika ve önemli olduğunu öğrenmiş olarak uykuya dalar. Artık elinde her renk boya, dünyayı daha da güzelleştirmek için sabırsızlanmaktadır.
Ve böylece, Oğuz Kağan’ın doğayla dolu, renkli ve neşeli maceraları devam eder…
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
Masal okuma çocukların dil becerilerini geliştirir ve kelime dağarcıklarını genişletir.
Masallar, çocukların hayal güçlerini geliştirir ve onları farklı dünyalara götürerek keşfetmelerini sağlar. Çocuklara empati kurma becerisi kazandırır ve karakterlerin duygularını anlamalarına yardımcı olur.