Miraç, büyülü araba dünyasında hızın tek başına önemli olmadığını, önemli olanın kurallara uymak ve diğerlerine yardım etmek olduğunu öğrendi. Bu masal, hayatın her alanında kuralların ve yardımlaşmanın ne kadar değerli olduğunu vurguluyor.
Bir zamanlar, arabaları çok seven küçük bir çocuk yaşarmış. Bu çocuğun adı Miraç’mış. Miraç’ın en sevdiği şey, arabalarla oynamakmış. Evinde rengarenk oyuncak arabaları varmış ve her gün onlarla farklı maceralara atılırmış. Kahverengi gözleriyle etrafa neşeyle bakar, gülerken gamzeleri ortaya çıkarmış.
Bir gün, Miraç evde yine arabalarıyla oynarken, bir ses duymuş. Sanki biri ona sesleniyormuş. Etrafına bakmış ama kimseyi görememiş. “Acaba bu ses nereden geliyor?” diye düşünmüş.
Tam o sırada, Miraç’ın en sevdiği kırmızı oyuncak arabası aniden parlamaya başlamış. Parlak ışık odanın her köşesini doldurmuş ve arabadan bir ses yükselmiş: “Merhaba Miraç! Ben Büyülü Araba Dünyası’nın habercisiyim. Eğer cesaretin varsa, seni büyülü bir yolculuğa götürmek istiyorum.”
Miraç gözlerine inanamamış. Arabası ona mı konuşuyordu? Heyecanla cevap vermiş: “Tabii ki gelmek isterim! Büyülü Araba Dünyası nasıl bir yer?”
Kırmızı araba gülümsemiş ve Miraç’a şöyle demiş: “Bu dünya, sadece arabaları çok seven ve onlarla iyi dost olan çocukların gidebildiği bir yer. Orada her araba, bir karaktere ve yeteneğe sahiptir. Eğer hazırsan, seni oraya götüreceğim.”
Miraç hemen kabul etmiş ve arabasına binmiş. Bir anda kendini büyülü bir dünyada bulmuş. Her yer rengarenk arabalarla doluymuş. Kimi havada uçuyor, kimi suyun üzerinde gidiyor, kimi ise sadece ışık hızında hareket ediyormuş. Miraç, bu dünyaya adım attığında her şeyin bir rüya gibi olduğunu düşünmüş.
Tam o sırada, yanına parlak mavi renkte bir yarış arabası gelmiş. “Merhaba Miraç! Benim adım Maviş. Burada tüm arabalarla tanışabilirsin. Seni yarış parkuruna götürmek istiyorum. Orada farklı arabalarla yarışabilir ve yeteneklerini keşfedebilirsin.”
Miraç bu teklifi duyunca çok heyecanlanmış. Yarış arabalarıyla yarışmak, en büyük hayallerinden biriymiş. “Evet, lütfen! Beni yarış parkuruna götür,” demiş neşeyle.
Maviş, Miraç’ı büyülü bir yarış pistine götürmüş. Orada kırmızı, yeşil, sarı ve daha birçok renkli araba Miraç’ı bekliyormuş. Hepsi neşeyle yarışa hazırmış. Yarış başlamadan önce Maviş, Miraç’a bir sır vermiş: “Buradaki her yarışta önemli olan hız değil, kurallara uymak ve diğer yarışçılara saygı göstermektir. Eğer bu kurallara uyarsan, yarışın kazananı sen olabilirsin.”
Miraç bu öğüde kulak vermiş ve yarışa başlamış. Yarış pistinde rüzgar gibi hızla ilerlerken diğer arabalarla dostça yarışıyormuş. Her virajda hızını kontrol ediyor, diğer arabalara çarpmamaya özen gösteriyormuş. Kendi hızına güvenerek yarışırken, bir anda sarı bir araba hızla yanından geçmiş. Ama bu araba hızını kontrol edememiş ve bir virajda kayarak pistten çıkmış.
Miraç, sarı arabaya doğru giderek ona yardım etmiş. Sarı araba minnetle Miraç’a bakarak, “Teşekkür ederim Miraç! Yardımın sayesinde tekrar yarışa dönebildim,” demiş.
Yarışın sonunda tüm arabalar bitiş çizgisine ulaşmış. Ancak bu yarışın galibi sadece en hızlı olan değil, en nazik ve kurallara uyan Miraç olmuş. Tüm arabalar ona alkış tutmuş ve Maviş, “Tebrikler Miraç! Bu dünyada kazanan sadece hızla değil, iyi kalplilikle belirlenir,” demiş.
Miraç, bu macera sonunda çok şey öğrenmiş. Yarışlarda ve hayatın her anında kurallara uymanın, başkalarına yardım etmenin ve dostça davranmanın en önemli şey olduğunu fark etmiş. O andan itibaren, Miraç her oyuncağıyla oynadığında bu dersleri aklından çıkarmamış.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
