TAKİP ET
Hayal gücü ve yaratıcılık, küçük dokunuşlarla bile büyülü dünyalar ve unutulmaz maceralar yaratabilir.
Bir sabah Alya, odasında rengarenk oyun hamurlarıyla oynamaya başladı. Göz alıcı hamurlar, sanki sihirli birer yıldız gibi parlıyordu. Alya, heyecanla sevdiği hayvanları yapmaya karar verdi. İlk olarak mavi hamurdan narin bir kuş yaptı; ona Maviş adını verdi. Maviş, masaya konar konmaz kanatlarını çırparak neşeli bir cıvıltıyla havalandı.
“Merhaba Alya!” dedi Maviş sevinçle. “Senin sayende bu büyülü dünyada kanat çırpabiliyorum!”
Alya, şaşkın ve mutlu bir şekilde Maviş’i izlerken sarı hamurdan güçlü bir aslan yapmaya koyuldu. Aslanın yelesi gururla dalgalanıyordu. Onu masaya koyduğunda aslan yavaşça canlandı ve kükreyerek ayağa kalktı. Bu minik ama gururlu aslanın adı Kral’dı.
“Ben Kral, bu ormanın koruyucusuyum,” dedi güçlü bir sesle. “Seninle bu sihirli dünyada olmaktan mutluyum, Alya!”
Alya, mutluluktan gözleri parlayarak son olarak turuncu hamurdan minik, sevimli bir kedi yaptı ve adını Şeker koydu. Şeker, yumuşak patileriyle masanın üzerinde zıplayarak Alya’nın kucağına yerleşti.
“Mır mır, ben Şeker,” dedi tatlı bir sesle. “Bu harika dünyayı birlikte keşfetmeye hazır mısın?”
Alya, hayvanlarını yapıp onları canlandırdıktan sonra, aklına daha büyük bir fikir geldi: Hayvanları için bir dünya yaratmak! Yeşil hamurlardan dev ağaçlar, mavi hamurdan parıltılı bir göl ve kahverengi hamurdan heybetli bir dağ yaptı. Hamurların büyüsüyle odası bir anda canlı bir ormana dönüştü; ağaçlar yapraklarını hışırdatıyor, göl huzurla parıldıyor, dağ ise tüm heybetiyle yükseliyordu.
Maviş, ağaçların en yüksek dalına kondu, Kral gölün etrafında gururla dolaştı ve Şeker, dağın eteklerinde sevimli zıplayışlarla oynadı. Orman sanki canlı bir masal dünyasına dönüşmüştü. Tam bu sırada Alya, ormanın derinliklerinde ışıltılı bir mağara fark etti. Merakla mağaranın içine adım attılar; duvarlar, yıldızlar gibi parlayan taşlarla kaplıydı ve ortada gökkuşağı gibi renkli bir şelale akıyordu.
Tam şelalenin önünde bir dinozor belirdi; adı Dino’ydu. Dino, dost canlısı gözleriyle Alya ve hayvan arkadaşlarını selamladı.
“Hoş geldiniz, ben Dino! Bu sihirli mağarada yaşayan küçük bir dinozorum,” dedi Dino. “Bu ormanla çok eğlenebiliriz!”
Böylece Alya, Maviş, Kral, Şeker ve Dino, sihirli ormanın derinliklerinde heyecan dolu bir maceraya atıldılar. Dino, onları ormanın en gizli patikalarına götürdü. Beraber gölün üzerindeki yaprakları zıplayarak geçtiler, rengarenk çiçeklerle süslü mağaralarda saklambaç oynadılar ve dağın zirvesine tırmanıp manzarayı izlediler.
Alya, kırmızı orgunu çıkarıp melodiler çaldı; Maviş neşeyle şarkıya eşlik etti, Kral ormanın ritmine uygun kükremelerle dans etti, Şeker kuyruğunu sallayarak müziğe uydu, ve Dino da tüm enerjisiyle zıpladı. Orman adeta bu sevimli dostların kahkahaları ve müziğiyle yankılandı.
Gün boyu ormanda yaşanan bu büyülü macera, Alya’nın kalbine sihirli bir hatıra olarak kazındı. Artık Alya biliyordu ki hayal gücüyle şekillenen her şey, biraz sihir ve dostlukla gerçek olabilirdi. Ve böylece Alya, her hamura dokunduğunda yeni dünyalar yaratabileceğini bilerek uykuya daldı, hayal dünyasında daha nice maceralara yelken açmaya hazırdı.
Ve Alya, sihirli ormanın cesur kahramanı olarak, her gününü neşeyle geçirip hayal dünyasında sınırsız maceralara devam etti. Çünkü biraz hayal gücü ve sevgi, dünyayı daha büyülü bir yer yapardı.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
