Masal, küçük bir kız olan Aden’in hayal gücüyle birlikte oyuncaklarının canlandığı ve büyülü bir dünyaya yolculuk ettiği bir macerayı anlatıyor.
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Aden adında küçücük bir kız varmış. Aden, dünyada en çok oyuncaklarıyla oynamayı severmiş. Hele bir de parka gidip, Ayşe adındaki bebeğiyle ve sevimli oyuncak ayısıyla saatlerce oynayabilirse, keyfine diyecek yokmuş! Bir gün Aden, her zamanki gibi oyuncaklarını kucaklamış ve parka doğru koşa koşa gitmiş. Güneş altın rengi ışıklarıyla dünyayı ısıtıyormuş, kuşlar ise dallarda şarkılar söylüyormuş.
Aden parka varır varmaz hemen işe koyulmuş. Önce Ayşe’yi ve ayıcığını salıncakta sallamış. Salıncak rüzgârla birlikte bir o yana, bir bu yana uçarken Ayşe’nin elbisesi hafif hafif dalgalanmış, ayıcık da gülümser gibi duruyormuş. Sonra Aden, onları yanına alıp kaydıraktan kaymış. Hep birlikte kahkahalarla dolu bir oyun oynuyorlarmış.
Tam bu sırada, parkın ortasında duran oyun tüneli Aden’in dikkatini çekmiş. Ama bu sıradan bir tünel değilmiş; tünelin duvarları parlak renklerle ışıldıyor, sanki tünelin içinden geçince başka bir dünyaya adım atılacakmış gibi görünüyormuş. Aden’in içini bir merak kaplamış. “Hadi bakalım, bu tünelin sonunda ne varmış görelim,” demiş kendi kendine. Ayşe’yi ve ayısını yanına alıp, tünelin içine doğru adım atmış.
Tünelin sonuna geldiklerinde Aden, gözlerine inanamamış! Karşısında yemyeşil bir orman, ağaçların tepelerinde uçuşan rengârenk kuşlar ve altın sarısı ışıklarla süslü bir dünya varmış. Tüm doğa canlanmış, adeta sihirle doluymuş. Ama asıl sürpriz o an olmuş: Ayşe bebek aniden canlanıp tatlı bir sesle, “Merhaba Aden! Artık gerçek bir maceraya hazırsın!” demiş. Oyuncak ayıcık ise kocaman patilerini kaldırıp komik bir kükreme çıkarmış: “Grrr, hadi ormanın derinliklerine gidelim, yeni arkadaşlar bulalım!”
Aden şaşkınlıkla etrafına bakarken, ormanın derinliklerinden yumuşak bir melodi duyulmuş. Bir tavşan, başında küçük bir şapka ve elinde bastonuyla onlara doğru gelmiş. Tavşan, zarif bir reverans yapıp, “Hoş geldiniz, büyülü ormanımıza! Burada hayal gücünüzün sınırları yoktur. Size harika bir sürprizim var, takip edin!” demiş. Aden, Ayşe ve ayıcık heyecanla tavşanı takip etmişler. Dev mantarların arasında gizlenmiş bir alana geldiklerinde, ormanda yaşayan diğer hayvanları görmüşler. Hepsi neşeyle dans ediyor, şarkılar söylüyormuş. Aden de daha fazla dayanamamış, kendini bu renkli karnavalın içinde bulmuş. Ayşe, ince sesiyle şarkı söylerken, ayıcık dev adımlarla dans ediyormuş.
Ormandaki kuşlar, kelebekler ve tavşanlar da Aden’in etrafında dönüp duruyormuş. Aden hayatında bu kadar eğlenceli bir yer görmemiş! Herkes kahkahalarla gülüyor, sihirli anların tadını çıkarıyormuş. Zaman su gibi akıp giderken Aden, bu büyülü dünyada bir ömür geçirmek isteyeceğini düşünmüş.
Ama güneş yavaş yavaş batmaya başlayınca, Ayşe Aden’e dönüp, “Artık eve dönme zamanı, ama endişelenme, bu maceralar kalbinde hep seninle olacak,” demiş. Aden istemese de tavşana ve diğer hayvanlara el sallayarak vedalaşmış. Tavşan gülümseyerek, “Bir gün tekrar gelirsen, seni burada bekliyor olacağız,” demiş. Aden, tekrar tünelden geçip parka geri dönmüş.
Parkta yine her şey eskisi gibiymiş, ama Aden biliyormuş ki, bir daha ne zaman o tünele girerse, sihirli orman ve canlanan dostları orada onu bekliyor olacak.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
