Yardımsever olmanın hem başkalarını mutlu ettiğini hem de yardımlaşmanın insanı içten içe sevindirdiğini anlatıyor.
Bir varmış, bir yokmuş… Güneşin her sabah parlak bir şekilde doğduğu, gökyüzünün masmavi olduğu, rengârenk çiçeklerin her yerde açtığı bir savanada Asil Ege adında küçük bir çocuk yaşarmış. Asil Ege’nin kahverengi gözleri yıldızlar gibi parıldar, saçları ise pamuk gibi yumuşacıkmış. Beyaz teni ve sıcak kanlı yapısıyla herkesin dikkatini çeken bu minik çocuk, her sabah güne heyecanla başlar ve kendi hayal dünyasında büyük maceralara atılırmış. Ancak bir özelliği varmış ki onu tanıyan herkes bilirmiş: Asil Ege biraz inatçıymış.
Asil Ege’nin en sevdiği iki şey varmış: arabalar ve oyuncak fili. Küçük yaşına rağmen arabalarla oynamayı çok severmiş ve oyuncak filiyle de hayal gücünün ötesine geçer, uzak diyarlara gitmenin yollarını ararmış. Her sabah olduğu gibi o sabah da erkenden uyanmış, gözlerini ovuşturmuş ve yatağından fırlamış. Oyuncak fili hemen yanı başında bekliyormuş. Asil Ege, filiyle her gün yeni bir maceraya çıkmayı alışkanlık hâline getirmiş.
O sabah, bahçeye çıkmış ve oyuncak filiyle savananın uçsuz bucaksız topraklarına doğru yola koyulmuşlar. Filin sırtında, ellerinde arabasıyla büyük bir heyecanla ilerlemişler. Yol boyunca etraflarındaki çiçekler dans ediyormuş, kuşlar neşeyle şarkılar söylüyormuş. Asil Ege etrafına bakarken, uzakta devasa bir ağaç görmüş. Ağacın dalları o kadar büyükmüş ki gökyüzüne kadar uzanıyormuş. Asil Ege’nin içindeki keşif duygusu kabarmış. “Oraya gitmeliyim!” demiş kendi kendine. Filine daha sıkı tutunarak hızla ilerlemeye başlamış.
Yolda, büyük bir neşe içinde zıplayan maymunlarla karşılaşmışlar. Maymunlar, ağaç dallarından sarkarak Asil Ege’yi selamlamışlar. “Nereye gidiyorsun, Asil Ege?” diye sormuş maymunlardan biri. Asil Ege de heyecanla, “Uzaktaki büyük ağaca gitmek istiyorum!” demiş. Maymunlardan biri ciddi bir sesle, “Dikkatli ol! Yolun ilerisinde derin bir su birikintisi var. Çok dikkatli geçmelisin,” demiş. Fakat Asil Ege, uyarıyı pek önemsememiş. “Hiçbir şey olmaz,” demiş kendi kendine ve yola devam etmiş.
Bir süre sonra, maymunların bahsettiği su birikintisi karşılarına çıkmış. Fil, suyu görünce biraz tereddüt etmiş. Hortumunu suya daldırıp kontrol etmeye başlamış. Ama Asil Ege sabırsızlanıyormuş. “Hadi, filim! Devam etmeliyiz. Bu su bizi durduramaz!” diye inatla filine seslenmiş. Fil de Asil Ege’yi kırmak istememiş ve suya adımını atmış. Ancak su düşündüklerinden daha derinmiş. Tam ortasına geldiklerinde, filin ayakları kaymış ve ikisi de suyun içine düşmüşler!
Su, etrafa şapır şupur sıçramış. Asil Ege’nin ilk tepkisi şaşkınlık olmuş ama hemen ardından kahkahalarla gülmeye başlamış. Fil ise hortumunu kullanarak suyu püskürtmeye başlamış. Maymunlar ağaç dallarından bu sahneyi izlerken gülüşmelerini zar zor tutuyorlarmış. “Sanırım bazen inat etmemek gerekiyormuş,” demiş Asil Ege kendi kendine ve filiyle birlikte sudan çıkmaya karar vermiş.
İkisi de baştan aşağıya sırılsıklam olmuşlar ama bu onların neşesini hiç bozmamış. Yola devam ederlerken, Asil Ege suyun serinliğini ve filinin sırtında olmanın keyfini çıkarmış. Bir süre sonra, karşılarına savananın en büyük ağacı çıkmış. Ağacın gölgesi o kadar genişmiş ki altına girdiklerinde sanki koca bir dünya keşfetmişler gibi hissetmişler. Ağacın altında minik bir tavşan ailesi oturuyormuş. Tavşanlar üzgün görünüyormuş çünkü yollarını kaybetmişler ve yuvalarına geri dönmekte zorlanıyorlarmış.
Asil Ege hemen devreye girip, “Size yardım edebilirim!” demiş. Tavşan ailesi ona umut dolu gözlerle bakmış. “Gerçekten mi? Yuvamıza nasıl döneceğimizi bilmiyoruz,” demiş tavşanlardan biri. Asil Ege, minik arabasını çıkarmış ve tavşanlara doğru yolu göstermiş. Tavşan ailesi, Asil Ege’nin rehberliğinde yuvalarına güvenle ulaşmış. Tavşanlar ona teşekkür ederken, Asil Ege içten bir mutluluk hissetmiş. Yardım etmek onun için büyük bir sevinç kaynağı olmuş.
Asil Ege ve oyuncak fili, günün sonunda maceralarına doyup evlerine dönmeye karar vermişler. Yolda ilerlerken, güneş batmak üzereymiş. Gökyüzü turuncu ve pembe renklere bürünmüş, kuşlar yuvalarına dönmeye başlamış. Asil Ege, o gün yaşadığı olayları düşünmüş. Su birikintisinde yaşadığı küçük kazayı, tavşanlara yardım edişini ve büyük ağacın altındaki huzuru hatırlamış. O gün inat etmenin her zaman doğru olmadığını ve yardımlaşmanın ne kadar değerli olduğunu öğrenmiş.
Eve geldiklerinde, Asil Ege oyuncak filiyle birlikte yorgun ama mutlu bir şekilde uykuya dalmış. Rüyasında yine büyük maceralara atılmış. Bu sefer maymunlar ona daha fazla yol göstermiş, tavşanlar onunla arkadaş olmuş ve büyük ağaç ona kucak açmış.
Ertesi sabah, güneş yeniden doğmuş ve savana yine rengârenk çiçeklerle dolmuş. Asil Ege, yeni bir maceraya çıkmaya hazırmış. Ama bu sefer, maymunların uyarılarına daha fazla kulak verecek, su birikintilerine dikkat edecek ve her zaman yardım etmeye istekli olacakmış.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!