Ömerhan ve Miray, doğanın döngüsünü ve her mevsimin kendine özgü güzelliklerini keşfettiler. Mevsimler, hayatın ritmini belirler ve her biri kendi içinde ayrı bir mucize taşır.
Bir zamanlar, güneşin gökyüzünde ışıldadığı, kuşların neşeyle şarkı söylediği bir yaz günüydü. Ömerhan, üç yaşında merak dolu bir çocuktu; her zaman etrafındaki dünyayı keşfetmek için heyecanlanırdı. Yanında ise henüz altı aylık olan kuzeni Miray vardı. Aileleriyle birlikte ormanda bir pikniğe gitmişlerdi ve Ömerhan, piknik alanında otururken gözleri hemen köşede duran akülü arabalarına takıldı. “Miray, hadi arabamıza binelim ve ormanda bir macera yaşayalım!” diye neşeyle bağırdı.
Miray henüz küçük olsa da, Ömerhan’ın enerjisi ona da bulaşmıştı. Elleriyle sallanıp kıkırdayarak Ömerhan’a baktı. Sanki o da maceraya çıkmaya hazır gibiydi. Ömerhan, Miray’ı arabaya oturttu ve direksiyona geçti. Onları bekleyen macera tam anlamıyla başlamıştı.
Akülü araba yavaşça hareket etti. Çimenlerin üzerinde ilerlerken etrafı ağaçlar, kuş cıvıltıları ve hafif bir rüzgar sarmıştı. Ormanın derinliklerine doğru ilerledikçe Ömerhan daha da heyecanlanıyordu. “Miray, bak! Orman ne kadar büyük ve güzel,” dedi. Küçük kuzeni ona sevinçle gülümsedi.
Fakat bir süre sonra, ormanın derinliklerinden parıldayan bir ışık fark ettiler. Bu ışık, sanki onlara doğru süzülüyordu. Ömerhan şaşkınlıkla arabayı durdurdu. “Bu da ne?” diye mırıldandı. Işık büyüdükçe, içinden küçük bir figür belirdi. Bu figür bir peri idi! Kanatları altın gibi parıldıyor, saçları ışıkla dans ediyordu. “Merhaba çocuklar!” dedi incecik bir ses. “Benim adım Doa. Gökyüzünün ve doğanın perisiyim. Sizi büyülü bir yolculuğa çıkarmaya geldim!”
Ömerhan gözlerine inanamadı. “Gerçekten bir peri misin?” diye sordu. Doa gülümseyerek başını salladı. “Evet, ve şimdi size mevsimlerin büyülü dünyasını göstereceğim. Hazır mısınız?”
Doa sihirli bir el hareketi yaptı ve bir anda akülü araba yavaşça yerden yükselmeye başladı. Ömerhan ve Miray, şaşkınlıkla etraflarına baktılar. Akülü arabaları artık gökyüzünde süzülüyordu. Ağaçlar ve çimenler, bulutların altında küçücük kalmıştı. “Vay canına!” dedi Ömerhan heyecanla. “Gerçekten uçuyoruz!”
Doa, onları gökyüzünde bir yandan uçururken bir yandan da etraflarındaki manzarayı gösteriyordu. “Bakın,” dedi Doa, “Aşağıdaki ağaçların yapraklarına dikkat edin. Sarı ve turuncuya dönen yapraklar görüyorsunuz. Bu, yazın sona erip sonbaharın başladığını gösterir.”
Ömerhan aşağıya baktığında, ağaçların renklerinin yavaş yavaş değiştiğini fark etti. “Sonbahar mı?” diye sordu. Doa başını sallayarak açıkladı: “Evet, sonbahar doğanın dinlenmeye başladığı bir mevsimdir. Yapraklar sararır, dökülür ve ağaçlar kış için hazırlık yapar. Hayvanlar yiyecek toplar, rüzgar serinler ve doğa bir süre dinlenir.”
Biraz daha uçtuktan sonra, gökyüzünde büyük, beyaz bulutların arasında süzülmeye başladılar. Aniden etraflarına kar taneleri düşmeye başladı. “Kış geliyor!” diye fısıldadı Doa. “Kış, her yerin bembeyaz bir örtüyle kaplandığı, soğuk ama büyülü bir mevsimdir. Kar yağdığında dünya sessizleşir, ağaçlar uykuya dalar, insanlar ise evlerinde sıcak içeceklerini yudumlayarak vakit geçirir.”
Kar taneleri, arabalarının etrafında dans ederken Ömerhan elini uzatıp onları yakalamaya çalıştı, fakat her seferinde kar taneleri elinden kayıp gidiyordu. “Bu inanılmaz!” dedi şaşkınlıkla.
Bir süre sonra, Doa sihirli kanatlarıyla arabayı yeniden havalandırdı ve karlar erimeye başladı. Çevrelerinde ağaçlar yeşerdi, çiçekler açtı ve kuşlar cıvıldamaya başladı. “İlkbahar geldi!” dedi Doa. “İlkbahar, yeniden doğuşun mevsimidir. Ağaçlar çiçek açar, hayvanlar kış uykusundan uyanır ve doğa tekrar canlanır. Her yer rengarenk olur, hayat dolup taşar.”
Miray, ellerini çiçeklere uzatarak mutlulukla güldü. Ömerhan da hayranlıkla etrafına bakıyordu. Her şey çok güzeldi; çiçeklerin kokusu, kuşların şarkıları ve doğanın yeniden canlanışı. “Her mevsim gerçekten birbirinden harika!” dedi.
Son olarak Doa, arabayı sıcak bir yaz gününe taşıdı. Güneş gökyüzünde parlıyor, hafif bir esinti tenlerini okşuyordu. “Ve yaz,” dedi Doa, “sıcak günlerin, denizin ve oyunların mevsimidir. Doğa tam anlamıyla hayat doludur ve insanlar dışarıda vakit geçirir, eğlenirler.”
Ömerhan ve Miray, bu büyülü yolculuk boyunca her mevsimin nasıl da birbirinden farklı ve özel olduğunu öğrendiler. Her mevsimin kendine has bir güzelliği ve hikayesi vardı. Doa onlara doğanın sırlarını, mevsimlerin döngüsünü ve değişimin ne kadar doğal olduğunu gösterdi.
Sonunda Doa, çocukları piknik alanına geri getirdi. Akülü araba yere yavaşça indi ve büyülü yolculuk sona erdi. “Teşekkür ederiz Doa!” dedi Ömerhan. “Bu hayatımda yaşadığım en güzel şeydi!”
Doa, nazik bir gülümsemeyle onlara el salladı. “Her zaman doğanın büyüsünü keşfetmek isterseniz, beni çağırabilirsiniz,” dedi ve bir anda parıldayarak kayboldu.
Ömerhan ve Miray, sihirli yolculuktan döndüklerinde her mevsimin güzelliğini öğrenmişlerdi. Ömerhan, ailesine bu macerayı anlatırken gözleri parlıyordu. Artık her mevsimi büyük bir heyecanla bekleyecekti.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!