Farklı ilgi alanlarına sahip olsalar bile kardeşlerin birbirine destek olabileceğini, birlikte oyunlar oynayarak hayallerini paylaşabileceğini ve en önemlisi sevgiyle her şeyin mümkün olduğunu anlatır.
Gökyüzünün en beyaz bulutlarının üzerinde, sadece hayal kurmayı seven ve kalpleri sevgi dolu olan çocukların görebileceği büyülü bir şato varmış. Bu şato, masalların ve sihrin hüküm sürdüğü, prenseslerin ve perilerin dans ettiği, gökyüzünde arabaların süzüldüğü gizemli bir yerdi. İşte bu masal diyarına, bir gün siyah kıvırcık saçlı Masal ve düz siyah saçlı kardeşi Asil davet edilmiş.
Masal ve Asil, iki farklı dünyayı seven ama birbirinden hiç ayrılmayan iki kardeşmiş. Masal, prensesler ve perilerle dolu sihirli dünyalara hayran kalır, o dünyaların içinde dans etmeyi düşlermiş. Asil ise arabalarla dolu hız tutkusuna kapılmış, hep gökyüzünde süzülen arabaların olduğu bir dünyayı hayal edermiş. Farklı hayalleri olan bu iki kardeş, hep birlikte vakit geçirir, birbirlerinin oyunlarına katılmaktan büyük keyif alırlarmış.
Bir sabah, gökyüzünde parıldayan bir ışık belirmiş. Işık yaklaştıkça içinden bir peri çıkmış. Bu peri, zümrüt yeşili kanatlarıyla ışıldayan Zümrüt Peri’ymiş. Zarif bir şekilde Masal ve Asil’in önüne konmuş ve onlara gülümsemiş.
“Sevgili Masal ve Asil,” demiş Zümrüt Peri. “Kalplerinizdeki sevgi ve hayal gücünüzle, bulutların üstündeki Masal Şatosu’na gitmeyi hak ettiniz. Bu büyülü şato, hayallerinizin gerçek olduğu bir yer. Masal, burada perilerle dans edebilir, prenseslerle oyunlar oynayabilirsin. Asil, sen ise gökyüzünde süzülen arabalarla yarışabilirsin. Haydi, şimdi benimle gelin!”
Masal ve Asil heyecanla birbirlerine bakmışlar. Zümrüt Peri onlara sihirli bir anahtar uzatmış. “Bu anahtar sizi bulutların üstündeki şatoya götürecek,” demiş. Anahtarı çevirdiklerinde, kendilerini bembeyaz bulutların arasında süzülen bir yolda bulmuşlar. Yol boyunca, pofuduk bulutların arasından geçerken Masal, hayranlıkla etrafına bakmış. Asil ise küçük arabasını heyecanla sıkıca tutmuş, bulutlar arasında süzülen arabaları hayal ediyormuş.
Bir süre sonra, karşılarında devasa, ışıl ışıl parlayan bir şato belirmiş. Bu, Masal Şatosu’ymuş. Şatonun altın kapıları açıldığında, ikisi de gördüklerine inanamamış. Şatonun bahçesinde periler havada dans ediyor, sihirli çiçekler onlara eşlik ediyormuş. Masal’ın gözleri parlamış, burası tam da hayal ettiği gibi bir yerdi! Bahçenin bir köşesinde, ışıltılı prenses elbiseleri ve parıltılı taçlarla süslenmiş bir balo salonu hazırlanıyormuş. Prensesler, kraliyet balosu için birbirinden güzel elbiseler giyiyor, sihirli aynalar karşısında dans ediyorlarmış.
Masal, heyecanla prenseslerin yanına koşmuş. Peri prensesleri ona kocaman gülümseyerek elbiselerden birini uzatmışlar. “Masal, bu elbise tam sana göre,” demişler. Masal, giydiği parlak elbiseyle kendini bir peri prenses gibi hissetmiş. Perilerle birlikte el ele tutuşup dans etmeye başlamışlar. Renkli ışıklar altında süzülen Masal, rüyalarının içinde gibiydi.
Bu sırada Asil de başka bir köşede, hayalindeki büyülü arabaları bulmuştu. Gökyüzünde süzülen, bulutların üzerinde hızla ilerleyen arabalar vardı. Yarış pistleri bulutlardan yapılmış, arabalar rüzgâr gibi geçiyordu. Asil, bu büyülü dünyada gözlerini kırpmadan arabaları izliyordu. Bir an, yarış arabalarından biri Asil’e doğru yaklaşmış ve ona gülümsemiş. “Hadi Asil, bizimle yarış!” demiş. Asil heyecanla direksiyona geçmiş ve büyülü pistte bulutların arasından süzülmeye başlamış. Rüzgâr saçlarını savururken, yarışın heyecanı kalbini pır pır ettiriyormuş.
Masal ve Asil, bir süre kendi hayallerinin dünyasında kaybolmuşlar. Masal prenseslerle balolarda dans ediyor, sihirli aynalarda kendini izliyordu. Asil ise gökyüzünde süzülen arabalarla yarışıyor, her turda daha da hızlanıyordu. Ancak, şatonun en büyük sırrı hala keşfedilmeyi bekliyordu.
Bir süre sonra Zümrüt Peri tekrar yanlarına gelmiş. “Sizi şatonun en özel yerine götürmek istiyorum,” demiş. Masal ve Asil, periyi takip ederek şatonun kalbine doğru yürümüşler. Orada, devasa bir köprüyle karşılaşmışlar. Bu köprü, hem Masal’ın sihirli dünyasına hem de Asil’in araba yarışlarına açılan iki dünyayı birbirine bağlıyormuş.
Zümrüt Peri gülümseyerek, “Bu köprü, kardeşliğinizin gücünü simgeliyor,” demiş. “Siz farklı hayaller kurabilirsiniz, ama her zaman bu köprüde buluşabilirsiniz. Bu şato, sizin gibi birbirini seven kardeşlerin bir arada olabileceği büyülü bir yer.”
Masal ve Asil, köprünün ortasında buluşmuşlar. Masal, peri prenses elbisesiyle süzülürken Asil de arabasını yanına çekmiş. İkisi de birlikte olmanın verdiği mutlulukla gülümsemişler. Köprüde, hem prenseslerin hem de arabaların olduğu bir dünya onları bekliyormuş. Burada birlikte oynayabilir, birbirlerinin hayallerine eşlik edebilirlermiş.
Zümrüt Peri, onlara son bir kez gülümseyerek, “Artık geri dönme vakti geldi,” demiş. “Ama endişelenmeyin, bu anahtar her zaman sizde kalacak. Ne zaman isterseniz bu büyülü dünyaya geri dönebilirsiniz.”
Masal ve Asil, ellerindeki anahtarı sıkıca tutarak bir kez daha şatoya bakmışlar. Masal, perilerle vedalaşmış, Asil ise arabalarıyla son bir tur atmış. Şato yavaş yavaş gözden kaybolurken, Masal ve Asil gökyüzünden aşağı, evlerine doğru geri dönmüşler. O günden sonra, her zaman gökyüzüne baktıklarında, bulutların arasında gizlenmiş masal şatosunu hatırlamışlar ve birlikte geçirdikleri bu macerayı hiç unutmamışlar.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!