Duru ve Alâ, dans ederek ve hayal kurarak bir diyarı kurtardılar. İnsanlar dans etmeyi ve hayal kurmayı unutmamalı çünkü bunlar, hayatın renklerini ve neşesini geri getirir.
Bir zamanlar, güneşin altın gibi parladığı, rüzgârın tatlı tatlı estiği küçük bir kasabada Duru ve Alâ adında iki kız kardeş yaşardı. Duru yedi yaşındaydı, sarı saçları gün ışığı gibi parlardı ve saçlarının uçları küçük lülelerle dans ederdi. Gülüşü her yeri ısıtan, neşesi etrafa saçılan Duru, süslenmeyi, makyaj yapmayı ve arkadaşlarıyla oyunlar oynamayı çok severdi. Onun kahkahaları evin her köşesinde yankılanır, adeta güneş ışıkları gibi etrafa yayılırdı. En sevdiği şeylerden biri ise dans etmekti. Ne zaman bir müzik çalsa, Duru’nun ayakları bir peri gibi yerden kesilirdi.
Alâ ise henüz iki yaşındaydı. Kumral saçları tıpkı ablasınınki gibi lüle lüleydi, kahverengi gözleri ise bir masal diyarının derinliklerinden fırlamış gibiydi. Uzun kirpikleri, her göz kırpışında küçük kelebeklerin kanat çırpışını andırırdı. Alâ, kitaplara bayılırdı. Her akşam, ablası Duru ona masallar okur, Alâ da büyük bir hayranlıkla dinlerdi. Ayrıca renklerle oynamayı, boyama yapmayı çok severdi. Ancak Alâ için en özel anlar, ablasıyla geçirdiği zamanlardı. Duru’ya hayrandı; onunla oyun oynamak, sarılmak, birlikte güle oynamaya bayılırdı.
Bir gün, Duru ve Alâ’nın evinin önünden geçerken garip bir ses duydular. Duru hemen merakla dışarı fırladı, Alâ da onu takip etti. Ses, uzaklardan gelen hafif bir melodi gibiydi. İkisi de şaşkınlıkla etrafa bakınırken, bahçelerinin ortasında parıldayan bir ışık gördüler. Işığa yaklaştıkça, karşılarında minik bir peri belirdi. Kanatları gökkuşağı renklerinde parıldıyor, giydiği elbiseler ince bir çiçek yaprağı kadar narin görünüyordu.
Peri, güler yüzle onlara bakarak konuşmaya başladı: “Merhaba küçük kahramanlar! Ben Peri Elya. Dans ve hayal gücü diyarından geldim. Ülkemizde bir sorun var. Çocuklar artık dans etmek istemiyorlar ve hayal kurmayı unutmuş gibiler. Onlara yardım edebilir misiniz?”
Duru heyecanla atıldı: “Tabii ki yardım ederiz! Dans etmek benim en sevdiğim şey, hayal kurmadan yaşamak çok sıkıcı olurdu!”
Alâ da ablasının elini tutarak ona katıldı. İkisi de periyle gitmek için hazırdı. Peri Elya, ellerini kaldırdı ve bir sihirli toz bulutuyla Duru ve Alâ’yı peri ülkesine götürdü. Gözlerini açtıklarında, kendilerini gökyüzünde süzülen bir bulutun üstünde buldular. Peri diyarı, her tarafı parıldayan yıldızlarla doluydu ve renkli kelebekler etrafta uçuşuyordu. Ancak bir gariplik vardı. Çocuklar burada ne dans ediyorlardı ne de gülümsüyorlardı.
Duru, hemen durumu fark etti. “Neden dans etmiyorsunuz?” diye sordu çocuklardan birine.
Bir çocuk üzgün bir şekilde cevap verdi: “Dans etmeyi unuttuk. Hayal kurmak da artık eskisi gibi güzel gelmiyor. Sanki renkler solmuş gibi.”
Alâ, ablasına bakıp ona fısıldadı: “Ablacığım, onlara nasıl yardımcı olabiliriz?”
Duru gülümsedi. “Bizim onlara dansın ve hayal kurmanın ne kadar güzel olduğunu hatırlatmamız lazım!” dedi. Hemen Alâ’yı elinden tutup, minik adımlarla bir dans başlattı. İkisi, birlikte dönerek dans etmeye başladılar. Duru’nun zarif adımları, Alâ’nın sevimli hareketleriyle birleştiğinde, etraf birden parlamaya başladı. Çocuklar önce şaşkınlıkla izlediler ama ardından içlerinden biri de ayaklarını kıpırdatmaya başladı.
Duru, perinin ona verdiği sihirli bir el hareketiyle havaya doğru birkaç parıltı savurdu ve sihirli müzik etrafta yankılandı. Artık herkes dans ediyordu! Dans ettikçe gökyüzü daha da parlak hale geldi, kelebekler çocukların etrafında dans etmeye başladı, ağaçlar bile ritme uydu. Hayaller yeniden canlanmıştı! Her çocuk, dans ederken hayal dünyasında bir yolculuğa çıkıyor, kimisi bir korsan gemisinde, kimisi ise büyülü bir kalede prenses oluyordu.
Duru ve Alâ, birbirlerine sarılarak dans etmeye devam ettiler. Bu sihirli an, onların arasındaki bağı daha da güçlendirdi. Duru, kardeşine gülümsedi: “Seninle dans etmek her zaman harika, Alâ.”
Alâ, büyük bir sevgiyle ablasına sarıldı: “Seninle olmak da öyle, Duru.”
Peri Elya, gülümseyerek yanlarına geldi. “Siz harikasınız! Ülkemizdeki çocuklar artık dans etmeyi ve hayal kurmayı yeniden öğrendiler, sayenizde!” dedi.
Duru ve Alâ, periyle vedalaşıp evlerine dönerken, kalplerinde hem yeni bir maceranın tatlı anıları hem de dansın ve hayal gücünün gücüne olan inançları vardı. O günden sonra, her akşam evlerinde müzik çaldığında, iki kardeş birlikte dans eder, hayal kurar ve mutlu bir şekilde gülerdi.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!