Küçük Gece’nin zamanda yolculuğu ile Cumhuriyet’in değerini keşfetmesini sağlayan bu büyülü masal, çocuklara tarihimizin en önemli günlerinden birini eğlenceli ve masalsı bir dille öğretir.
Bir zamanlar, gökyüzünde yıldızların en parlak olduğu gecelerden birinde, küçük bir çocuk olan Gece, dedesinin odasında eski bir cep saati buldu. Bu saat, sır dolu bir masal kitabının kapağı gibi büyülü görünüyordu. Üzerinde ince, gizemli işlemeler vardı. Gece, dayanamayarak saatin kurma kolunu çevirdi. Bir anda etrafındaki dünya döndü, renkler birbirine karıştı, ışıklar dans etmeye başladı ve Gece kendini hiç bilmediği bir yere doğru sürüklenirken buldu.
Gözlerini açtığında, etrafında bambaşka bir dünya vardı. İnsanlar neşeyle Türk bayrakları sallıyor, coşkuyla kutlama yapıyordu. Gece, heyecanla çevresine bakarken, birden gözlerine tanıdık bir yüz ilişti. Bu yüz, kitaplarda okuduğu, resimlerde gördüğü, kalbinin derinliklerinde saygıyla tanıdığı biriydi: Mustafa Kemal Atatürk!
Atatürk, Gece’nin şaşkın bakışlarını fark etti ve ona doğru yürüyerek tatlı bir gülümsemeyle, “Merhaba, küçük dostum,” dedi. Sesi, bir babanın çocuğuna söylediği ninni kadar huzurlu, bir fırtınayı dindiren rüzgar kadar güçlüydü. “Sen buraya uzaktan geldin, değil mi?” diye sordu gözlerinde merak ve sıcaklıkla parlayan bir ifadeyle.
Gece, şaşkınlık ve hayranlıkla başını salladı. “Evet… Gelecekten geldim sanırım. Ama bugün… Bugünün tarihi ne?” diye fısıldadı.
Atatürk gülümseyerek, “Bugün, 29 Ekim 1923. Bugün, cumhuriyetin doğduğu gün!” dedi. Gece’nin gözleri parladı, yüreği bir kuş gibi çırpındı. Gelecekten geldiğini unutarak, tarihin kalbinin attığı bu günde bulunmanın heyecanını hissetti.
“Cumhuriyet nedir?” diye sordu Gece, minik ellerini göğsüne bastırarak. Sesindeki merak, bir çocuğun sihirli bir dünyayı keşfetme arzusuyla doluydu. Atatürk, Gece’nin omzuna nazikçe dokundu ve ona sevgi dolu bir bakışla cevap verdi.
“Cumhuriyet, özgürlüğün ve eşitliğin en değerli tacıdır, Gece. Cumhuriyet demek, her insanın kendi fikrini söyleyebildiği, özgürce yaşayıp mutlu olabildiği bir dünya demektir. Cumhuriyet, senin gibi güzel yürekli çocukların geleceğini güvence altına alan bir hazinedir. Ve bu hazineyi koruyacak olan da yine sizlersiniz.”
Gece, Atatürk’ün her kelimesini kalbinin derinliklerinde hissetti. “Peki, biz çocuklara ne gibi öğütlerin var?” diye sordu, gözleri parlayarak.
Atatürk, Gece’ye sevgi dolu gözlerle baktı. “Siz çocuklar, hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk parıltısısınız. Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizlersiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek ona göre çalışınız. Bu vatan, sizlerin omuzlarında yükselecek.”
Gece, bu sözlerin ağırlığını minik kalbinde hissediyor, cumhuriyetin kendisine emanet edilen bir hazine olduğunu anlıyordu. O sırada etraftaki insanlar hep bir ağızdan, “Yaşasın Cumhuriyet!” diye haykırmaya başladı. Gece de onlara katılarak, bütün gücüyle “Yaşasın Cumhuriyet!” diye bağırdı. Kalbinde Atatürk’ün sözlerinin yankısını duyarken, birden elindeki dedesinin saati titremeye başladı. Saat onu geri çağırıyordu.
Atatürk, ona son bir kez sevgi dolu gözlerle bakarak, “Unutma, Gece,” dedi. “Cumhuriyeti yaşatacak olan sizlersiniz. Bilgiden, doğruluktan, adaletten yana olun. Cumhuriyet sizlerle daha da güçlenecek.”
Ve bir anda Gece, gözlerini açtığında kendini yeniden dedesinin odasında buldu. Bu masalsı yolculuk ona çok şey öğretmişti. Kalbinde Atatürk’ün sesinin yankısı, aklında cumhuriyetin verdiği umutla dedesine koştu. Artık her 29 Ekim’de, bu özel günü ve Atatürk’ün sözlerini asla unutmayacaktı.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
