Hayal gücümüzle sevdiğimiz karakterlerin dünyasına adım atabiliriz ve bu fantastik maceralar kalbimizde ömür boyu bir masal olarak yaşar.
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, Ayla ve Erman Uraz adında iki sevimli kardeş yaşarmış. Ayla, Elsa ve Barbie’yi çok severmiş; Erman Uraz ise arabaları, uçakları ve Örümcek Adam’ı…
Bir gün, Ayla ve Erman Uraz, eski bir kitapçıda gezerken üzeri tozlanmış bir boyama kitabı bulmuşlar. Kitabı açtıklarında içindeki sayfaların büyülü olduğunu fark etmişler. Sayfalarda en sevdikleri karakterlerin resimleri varmış ve her sayfa boyanmaya hazır bekliyormuş.
Ayla, Elsa ve Anna’nın olduğu sayfayı açıp boyamaya başlamış. Elsa’nın elbisesine mavi, Anna’nın elbisesine yeşil rengi verirken resim yavaş yavaş canlanmaya başlamış. O sırada Erman Uraz, bir uçak resmi bulmuş. Kırmızı ve mavi boyalarla uçağın gövdesini renklendirirken uçak birden konuşmuş:
“Merhaba, minik dostlar! Ben sizi masal diyarına götürmeye geldim. Atlayın bakalım, birlikte harika bir maceraya çıkacağız!”
Ayla ve Erman Uraz heyecanla uçağa atlamışlar. Uçak onları masallar diyarı adasına götürmek için havalanmış. Kısa bir uçuşun ardından, yumuşacık kumları ve yemyeşil ormanları olan bu büyülü adaya inmişler. Uçaktan iner inmez, karşılarına rengarenk konuşan bir araba çıkmış. Bu araba, adadaki her yeri bilen sihirli bir rehbermiş.
“Ayla, Erman Uraz! Hadi, gelin size adayı gezdireyim,” demiş sevimli araba. İki kardeş arabaya binmişler ve ada boyunca dolanmaya başlamışlar. Ayla birden Barbie’nin evi gibi görünen, pembe çatılı bir eve rastlamış. Pencereden bakmış ve içeride büyük bir kostüm partisi olduğunu görmüşler.
Arabayla eve girdiklerinde, herkesin farklı kostümler giydiği harika bir partiye katılmışlar. Ayla hemen bir prenses kostümü bulmuş ve üzerinde Elsa gibi parıldayan mavi bir elbise giymiş. Erman Uraz ise bir prens olmuş ve Örümcek Adam’ı hatırlatan kırmızı mavi pelerini omzuna almış. Karşılarında gerçek Elsa, Anna, Barbie ve Örümcek Adam’ı görünce çok mutlu olmuşlar. Karakterler onları dansa davet etmiş ve birlikte müziğin ritmine kapılıp eğlenmişler.
Gece ilerlerken, Ayla ve Erman Uraz, partinin sonunda dışarı çıkıp gökyüzüne bakmışlar. Gökyüzüne baktıklarında, masmavi gecede dans eden ışıklar gördüler. Gökyüzü, yeşil, mavi, mor ve pembe tonlarında parlayan dalgalarla dolmuştu. İki kardeş şaşkınlık içinde birbirlerine bakarak, bu doğa harikasını izlemeye koyuldular.
Yanlarındaki konuşan araba, çocukların merakını fark ederek onlara Kuzey Işıkları’nı anlattı:
“Bu renkli ışıklara Kuzey Işıkları denir. Genelde Kuzey Kutbu’na yakın bölgelerde görülür. Güneş’ten gelen parçacıklar, Dünya’nın atmosferindeki gazlarla çarpıştığında bu ışıklar oluşur. Bu büyülü ışıklar, doğanın muhteşem bir gösterisidir!”
Ayla heyecanla sordu, “Yani bunlar doğanın kendiliğinden oluşan renkli ışıkları mı?”
Araba gülümseyerek cevap verdi, “Evet, Ayla! Dünya’mızın güzelliklerinden biri. Geceleri gökyüzüne bakarak, bazen bu tür harika şeylerle karşılaşabilirsin. Renklerin ve ışıkların dansı sana doğanın ne kadar büyülü olduğunu hatırlatır.”
Erman Uraz da gözlerini kocaman açmış, hayranlıkla gökyüzünü izliyordu. Kuzey Işıkları’nın dalgalar halinde süzülen renkleri, ikisinin de kalplerini ısıtmıştı. Gökyüzünde bu muhteşem manzarayı izlerken, göz kapakları yavaşça kapanmaya başladı ve sihirli ışıkların büyüsüne kapılıp uyuyakaldılar.
Sabah uyandıklarında, kendi yataklarındaydılar. Yaşadıkları her şeyin gerçek olup olmadığını düşündüler. Belki de doğanın harikalarını tanımak için başka bir rüyaya doğru yelken açmışlardı.
Ve gökten üç elma düşmüş: biri masalı yazanın, biri dinleyenin, biri de doğanın harikalarına inananın başına…
Ayla ve Erman Uraz Adına Yapılan Fidan Bağışının Sertifikası
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
