7-10 yaş grubu için uygun olan bu masal, keşfetmeyi seven çocukları büyülü bir yolculuğa çıkarırken eğlendiriyor ve düşündürüyor.
Bir gün, akıllı ve meraklı Ayşegül, eski bir antikacıda tozlu bir kitap buldu. Kitabın arasından bir harita çıktı. Harita, “Bilgelik Ormanı” adlı gizemli bir yere giden yolu gösteriyordu. Haritada birçok sembol ve çözülmesi gereken bilmeceler vardı. Ayşegül, bu yolculuğun sıradan olmadığını anladı ve hemen çantasını hazırladı.
Haritadaki ilk sembol bir güneşi gösteriyordu. Bunun ne anlama geldiğini düşünürken harita konuşmaya başladı: “Doğru yolu bulmak için gökyüzüne bak ve güneşin yerini keşfet.” Ayşegül, bir pusula ve yıldız haritası kullanarak güneşi takip etti. Akıl yürütmesi sayesinde ilk adımı başarıyla tamamladı.
Yol, Ayşegül’ü dev taşlardan oluşan bir labirente getirdi. Taşların üzerindeki işaretler birer bulmaca gibiydi. Labirentten çıkış için bir matematik problemini çözmesi gerekiyordu. Ayşegül, defterini çıkarıp problemi çözmeye koyuldu ve zekası sayesinde labirenti aştı.
Labirentten çıktıktan sonra Ayşegül, melodiler yayılan bir ağaca ulaştı. Ağaç, “Sihirli şarkıyı çözebilirsen anahtarı alırsın,” dedi. Ayşegül, müzik notalarını dikkatle inceleyerek bir melodi çaldı ve doğru şarkıyı buldu. Ağaç ona altın bir anahtar verdi.
Bilgelik Ormanı’na biraz daha yaklaşırken bir renk bulmacasıyla karşılaştı. Etrafında dönen ışıklar sürekli değişiyordu. “Renklerin sırasını hatırlarsan geçiş hakkını kazanırsın,” dedi ışıklar. Ayşegül, bir süre gözlem yaptı ve sıralamayı ezberleyerek doğru kombinasyonu buldu.
Ayşegül, bir dağın zirvesine ulaştığında karşısına sihirli bir köprü çıktı. Ancak köprü bulutların üzerindeydi ve geçmek için bir strateji oyunu oynaması gerekiyordu. Oyun, bir satranç tahtasına benziyordu ve Ayşegül, doğru hamlelerle köprüyü geçmeyi başardı.
Köprüyü geçtikten sonra Ayşegül, Bilgelik Şelalesi’ne ulaştı. Şelalenin suyu kristal gibi parlıyordu. Ancak suyu içmeden önce şelale ona bir hikaye anlattı ve “Hikayenin sırrını çözebilirsen yoluna devam edebilirsin,” dedi. Ayşegül dikkatle dinledi ve hikayenin altındaki gizli mesajı buldu.
Ormanın derinliklerinde eski bir kapıyla karşılaştı. Kapının üzerinde saat şekilleri vardı. “Zamanın sırrını çözmeden bu kapıyı açamazsın,” dedi bir ses. Ayşegül, zamanla ilgili ipuçlarını çözerek kapıyı açtı.
Kapının ardında bir baykuşla karşılaştı. Baykuş, “Bilgelik Ormanı’nda ilerlemek istiyorsan benimle satranç oynamalısın,” dedi. Ayşegül, stratejik hamleler yaparak baykuşu yendi ve baykuş ona bir bilgelik tüyü hediye etti.
Orman, Ayşegül’ü bir yıldız bahçesine götürdü. Bahçede parlayan yıldızlar birer bilmece gibi havada asılıydı. “Doğru yıldızı seçersen sırrı öğrenirsin,” dedi bir peri. Ayşegül, mantığını kullanarak doğru yıldızı buldu ve bir büyülü taş kazandı.
Yolculuğun sonunda bir mağara buldu. Mağara, ormanın bilgelerinin yaşadığı yerdi. Bilgeler, Ayşegül’e zeka oyunlarıyla dolu bir kutu verdiler ve “Bu kutuyu açmayı başarırsan ödül senin,” dediler. Ayşegül, tüm zekasını kullanarak kutuyu açtı.
Kutuyu açınca Ayşegül, haritanın neden ona geldiğini öğrendi. Bilgelik Ormanı, yalnızca zeki ve keşfetmeyi seven çocuklara kendini gösterirdi. Ayşegül, bu ormanın bir koruyucusu olma şansını kazandı.
Ayşegül, yeni bilgileri ve hediyeleriyle evine döndü. Bu macera ona sadece zeka değil, aynı zamanda cesaret ve sabrın önemini de öğretmişti. Artık dünyayı daha büyük bir merakla keşfetmeye hazırdı.
Ve böylece, Ayşegül’ün Bilgelik Ormanı’ndaki büyülü yolculuğu sona erdi ama onun keşif hikayesi yeni başlıyordu…
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!