Belis, Galatasaray’a olan sevgisi ve inancı sayesinde, maçta büyük bir etki yarattı. Futbol sadece bir oyun değil, aynı zamanda takım ruhu ve inançla daha da güçlü hale gelir.
Bir sonbahar sabahı, Belis heyecanla uyandı. Bugün Galatasaray’ın büyük bir maçı vardı ve ailesiyle stadyuma gideceklerdi. Belis, kahverengi gözleri parlayarak, uzun düz saçlarını taradı ve sarı-kırmızı Galatasaray formasını üzerine giydi. Bu onun en sevdiği forma, çünkü babasıyla annesi ona bu formayı geçen yıl doğum gününde almışlardı. Belis, hem maç izlemeyi çok seviyor hem de maçlarda ailesiyle olmayı dört gözle bekliyordu.
Kahvaltıdan sonra, babası Belis’e seslendi, “Hazır mısın, küçük aslan?” Belis, heyecanla “Evet!” diye bağırarak ayakkabılarını giydi. Babası, ona büyük bir Galatasaray bayrağı uzattı. “Bunu sen taşıyabilirsin, bugün takıma senin şans getireceğini hissediyorum,” dedi. Belis bayrağı aldı ve arabaya koştu.
Stadyuma vardıklarında, tribünler kırmızı ve sarı renklere bürünmüştü. Taraftarlar şarkılar söylüyor, bayraklar dalgalanıyordu. Belis, babasının elini sıkıca tuttu ve stadyuma doğru adım attı. Tribünlere çıktıklarında, devasa sahayı görünce kalbi hızla atmaya başladı. “Gerçekten burada olmak ne kadar güzel!” diye düşündü.
Maç başlamadan önce, Belis dikkatini sahadaki büyük ekrana verdi. Birdenbire, ekranda bir parıltı belirdi ve bir peri ortaya çıktı. Peri, parlak sarı saçları ve kırmızı elbisesiyle Galatasaray’ın renklerine bürünmüştü. “Merhaba, Belis!” dedi peri neşeyle. “Ben Galatasaray’ın maç perisiyim. Sen bugün burada olduğun için bu maçı daha da özel kılmaya geldim!”
Belis şaşkınlıkla periye baktı. “Sen gerçek misin?” diye sordu. Peri gülümsedi. “Evet, ve sana büyük bir görevim var. Bugün maçı izlerken, takıma şans getireceksin. Her golde bayrağını salladığında, Galatasaray için sihirli bir enerji yayılacak ve bu enerji onlara güç verecek!”
Belis bu duyduklarına inanamadı ama çok heyecanlandı. Bayrağını sıkıca tuttu ve peri gözden kaybolurken babasına dönüp olanları anlattı. Babası gülümseyerek, “Eh, bakalım senin şansın bu maça nasıl etki edecek, küçük aslan!” dedi.
Maç başladı ve tribünler coşkuyla dolup taştı. Belis dikkatlice sahayı izliyordu. Galatasaray forveti topu kaptığında, Belis bayrağını sallamaya başladı. O anda peri ona göz kırptı, ve sanki top bir anda hızlanarak kaleye doğru fırladı! Gol! Galatasaray öne geçmişti!
Tribünler çılgınca tezahürat yaparken, Belis de gülümsedi. Perinin söyledikleri doğruydu. Her bayrağını salladığında, Galatasaray daha da güçlü oynuyordu. Maç devam ederken, Belis’in kalbi takımla birlikte atıyordu. İkinci gol geldiğinde, Belis kendini sanki sahadaymış gibi hissetti. Her hareket, her pas sanki onun bayrağından gelen bir enerjiyle doluyordu.
Maçın son dakikalarında Galatasaray’ın kalecisi zor bir kurtarış yaptı. Belis, heyecanla bayrağını bir kez daha salladı ve takım son bir gol daha atarak maçı kazandı. Tribünlerde zafer çığlıkları yükselirken, Belis periyi tekrar gördü. Peri ona göz kırpıp, “Senin sayende Galatasaray kazandı, küçük aslan!” dedi.
Maç bittiğinde, Belis ve ailesi tribünlerden ayrılırken, stadyumun dışındaki heyecan hala sürüyordu. Babası, Belis’e dönerek “Bugün gerçekten sihirli bir gündü, değil mi?” dedi. Belis gülümseyerek “Evet baba, ama bu sihir sadece futbol perisi sayesinde değil. Galatasaray’a inancım da çok büyük!” diye cevap verdi.
Bu hikaye, Belis’e takımla birlikte olmanın, ona inanmanın ve takım ruhunu hissetmenin ne kadar güçlü olduğunu öğretti. Galatasaray’ın kazandığı o sihirli maç, Belis’in kalbinde unutulmaz bir anı olarak kalacaktı.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
