Sevgi, dostluk ve paylaşmak, tıpkı Çınar Aslan’ın ormanda bulduğu dostlar gibi kalplerimizi ısıtır. En güzel oyunlar bile sevgiyle oynandığında anlam kazanır.
Bir varmış, bir yokmuş… Göz alabildiğine uzanan, yeşilin her tonunu barındıran büyülü bir ormanın kalbinde, Çınar Aslan adında sarışın, ela gözlü bir çocuk yaşarmış. Çınar Aslan’ın dünyası masallar kadar renkli, hayvan dostları kadar sevgi doluymuş. En sevdiği oyunlar topu ormanın yumuşacık çimenlerine yuvarlamak ve rengarenk arabalarıyla oynayarak küçük yarışlar yapmakmış. Ama bir şey varmış ki, Çınar Aslan’ın kalbinde en büyük yeri kedi ve köpek sevgisi doldururmuş.
Bir sabah, altın ışıklar arasında süzülen güneşle birlikte ormanın içinden neşeli bir ses yükselmiş: “Pat, pat, pat…” Çınar Aslan, sevgiyle topunu yuvarlıyormuş. Tam o sırada, karşısına ipeksi beyaz tüylere sahip, parlak mavi gözlü bir kedi çıkıvermiş. Kedi, o kadar yumuşakmış ki sanki ormanın sihri onun üzerine serpilmiş gibiydi. Usulca Çınar Aslan’a yaklaşarak kuyruğunu dostça sallamış. Çınar Aslan, gülümseyerek eğilmiş ve kediyi okşamış:
“Hoş geldin, küçük dostum! Benimle oynamak ister misin?” diye sormuş.
Kedi mırıl mırıl sesler çıkararak, “Tabii ki! Ormanın büyülü top oyununa bayılırım!” der gibi gözlerini kırpmış. Böylece, Çınar Aslan topunu yuvarlamış, kedi de narin patileriyle ona geri atmış. Bu oyun, sanki ikisi arasında sözcüksüz bir dostluk bağı kurmuş. Ağaçlar bile bu dostluğu kutlarcasına hafif hafif rüzgarda sallanıyormuş.
Tam o sırada, uzaklardan neşeli bir havlama sesi duyulmuş. Büyük kahverengi gözlere ve altın gibi parlayan tüylere sahip bir köpek yanlarına doğru sevinçle koşmuş.
“Merhaba! Bu güzel oyunda bana da yer var mı?” diye havlamış dostça.
Çınar Aslan, gülerek köpeği yanına çağırmış: “Tabii ki var! Hep birlikte oynayalım, dostum!” demiş. Köpek, büyük adımlarla topa atlamış ve onu ağzıyla yakalayarak Çınar Aslan’a geri getirmiş. O andan itibaren, oyun daha da büyülü bir hal almış. Üç dost, ormanın yemyeşil düzlüklerinde neşeyle top oynayıp kahkahalar içinde vakit geçirmişler.
Gökyüzündeki kuşlar bile bu oyunu izlemek için dallara konmuş, cıvıl cıvıl ötüşleriyle neşeli bir şarkı tutturmuşlar. Ormanın rüzgarı hafifçe estiğinde, ağaç yaprakları bu dostluğa alkış tutarcasına hışırdamış. Çınar Aslan, kedinin yumuşak tüylerini okşamış, köpeğin sevgi dolu bakışlarına karşılık vermiş. O an, dostluğun büyüsünün en güzel yanı da buymuş işte: Sevgi, hiçbir söze ihtiyaç duymazmış.
Gün batımına doğru, altın sarısı ışıklar ormanın üstüne serilirken, Çınar Aslan, kedi ve köpeğe veda etmiş. “Yarın yine aynı yerde buluşalım mı?” diye sormuş. Kedi tatlı bir mırıldanmayla, köpek ise kuyruğunu sallayarak cevap vermiş. Bu, onlar için ‘Elbette!’ demekmiş.
Eve dönerken Çınar Aslan’ın kalbi mutlulukla dolmuş. O gün, yalnızca topuyla ve arabalarıyla oynamamış, kalbinin en derin köşesinde yeni dostlar edinmiş. O günden sonra her sabah, ormanda kedisi ve köpeğiyle oynayarak yeni maceralar yaşamış.
Ve böylece, ormanın büyülü dostlarıyla geçirdiği her an, Çınar Aslan’ın masal gibi hayatında sonsuza dek parlamış.
Çınar Aslan Adına Yapılan Fidan Bağışının Sertifikası
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!