Gerçek dostluk, sevgi ve anlayışla büyür. Eva Dora ve Prenses, birbirlerine duydukları güven ve sevgi sayesinde dostluğun ne kadar güçlü ve özel olduğunu keşfettiler.
Bir varmış, bir yokmuş… Gökyüzünün en parlak yıldızlarıyla süslendiği bir dünyada, altın sarısı saçlı ve ela gözleri ışıl ışıl parlayan minik bir kız yaşarmış. Bu kızın adı Eva Dora’ymış. Eva Dora, zeki ve biraz nazlı bir çocukmuş ama onun kalbi sevgi doluymuş. Ne zaman ağlasa ya da üzülse, yanında çok sevdiği kedisi Prenses belirir ve onu neşelendirirmiş. Prenses, açık gri tüyleri ve kehribar rengi gözleriyle göz alıcı bir kediymiş. Eva Dora ve Prenses arasındaki dostluk o kadar güçlüymüş ki, hiçbir şey onları birbirinden ayıramazmış.
Bir gün, Eva Dora ve Prenses, Eva Dora’nın çocuk odasında oyun oynuyormuş. Oyuncak bebeklerini raflara yerleştirirken, dolabın kapağı garip bir şekilde tıkırdamış. Eva Dora, merakla dolaba yaklaşmış ve kapağı yavaşça aralamış. Aman Allahım! Dolabın içi sonsuz bir karanlığa açılıyormuş, fakat bu karanlığın içinde parıldayan minik ışıklar büyülü bir dünyaya işaret ediyormuş.
Prenses, bu duruma hemen tepki verip dolaba doğru sıçramış. Kehribar gözleriyle Eva Dora’ya bakarak miyavlamış, sanki “Hadi, bu büyülü dünyayı keşfetme zamanı!” der gibi. Eva Dora, biraz çekinmiş ama Prenses ona güven veren bir bakış atmış. O an Eva Dora derin bir nefes alıp Prenses’in peşinden dolabın içine girmiş.
Dolabın içinden geçer geçmez, kendilerini büyülü bir ormanın tam ortasında bulmuşlar. Orman, gökyüzüne kadar uzanan devasa ağaçlarla doluymuş. Ağaçların yapraklarından rengârenk ışıklar süzülüyor, her köşe bir mucizeyle doluyormuş. Eva Dora’nın kalbi heyecanla çarpmış, Prenses ise zarif adımlarla ormanın derinliklerine doğru yürümeye başlamış.
Yürüdükçe karşılarına devasa çiçekler, konuşan hayvanlar ve ışıl ışıl parlayan göletler çıkmış. Her şey o kadar büyülüymüş ki, Eva Dora bu dünyaya hayran kalmış. Tam o sırada bir ses duymuşlar. Yukarıdan bir baykuş onlara sesleniyormuş. “Hoş geldiniz Eva Dora ve Prenses. Burası dostluğun gücünü keşfedeceğiniz büyülü orman,” demiş baykuş. “Benim adım Bilgin ve sizin buraya gelmenizi uzun zamandır bekliyordum.”
Eva Dora şaşkınlıkla sormuş: “Neden bizi bekliyordun?”
Bilgin, kanatlarını açarak yere inmiş ve yumuşak bir sesle anlatmaya başlamış: “Bu ormanın en derininde, çok eski bir arkadaşlık ağacı var. Ancak zamanla ormandaki canlılar dostluğun gücünü unutmuşlar ve ağacın meyveleri kurumuş. Ağacın canlanması için gerçek dostların bir araya gelip ona sevgi vermesi gerekiyor.”
Eva Dora ve Prenses birbirlerine bakmışlar. İkisi de bu büyülü görevi üstlenmeye kararlıymış. Bilgin, onlara ağacın bulunduğu yeri göstermiş ve cesurca yola çıkmalarını istemiş.
Ormanın içinden geçerken birçok engelle karşılaşmışlar. Bazen yol karanlıklaşmış, bazen de yüksek kayaların arasından geçmek zorunda kalmışlar. Ancak her zorlukta birbirlerine destek olmuşlar. Prenses, Eva Dora’ya doğru yolu gösterirken, Eva Dora da Prenses’in yüksek yerlere tırmanmasına yardım etmiş. Onların dostluğu her adımda daha da güçlenmiş.
Sonunda arkadaşlık ağacına varmışlar. Ağaç kocaman ve heybetliymiş, ancak dalları kuru ve meyveleri solgunmuş. Eva Dora, ağacın ne kadar üzgün olduğunu hissedebilmiş. Prenses de hüzünle ağaca bakıyormuş. Eva Dora, “Gerçek dostluk sadece birlikte eğlenmek değildir. Zor zamanlarda da birbirimize destek olmamız gerekir,” demiş.
O an Prenses, minik patisiyle ağacın gövdesine dokunmuş. Eva Dora da ellerini ağacın kuru yapraklarına uzatmış. Bir anda etraflarını saran büyülü ışıkla birlikte ağaç canlanmaya başlamış. Yaprakları yeşermiş, meyveleri yeniden parlamış. Tüm orman sevinç çığlıklarıyla dolmuş, ağaç hayat bulmuş.
Bilgin baykuş, tekrar yanlarına gelmiş ve “Gerçek dostluk sevgiyle, sabırla ve fedakârlıkla büyür. Siz, dostluğunuzla bu ormanı ve arkadaşlık ağacını yeniden hayata döndürdünüz,” demiş.
Eva Dora ve Prenses, bu büyülü görevlerini tamamlamış olmanın huzuruyla evlerine dönmeye karar vermişler. Dolaptan geri çıktıklarında, onları odada bekleyen Rumeysa ve Kudret karşılamış. Rumeysa, Eva Dora’yı kucaklayıp gülümsemiş, “Ne kadar güzel bir yolculuk olmuş, değil mi?” demiş. Kudret de onlara bakarak, “Dostluk, hayatta sahip olabileceğimiz en büyük hazinedir,” diye eklemiş.
Eva Dora, bu büyülü orman yolculuğundan sonra Prenses’e her zamankinden daha çok değer vermiş. Çünkü dostluğun gücü, onları hep bir arada tutacak ve her zorluğun üstesinden gelmelerini sağlayacaktı.
Eva Dora ve Prenses Adına Yapılan Fidan Bağışının Sertifikası
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!