Gerçek dostluklar ve yardımseverlik, her zorluğu aşmanın en güçlü yoludur. Hayal gücünün sınırsızlığıyla Tomris, sevgi ve cesaretin her kapıyı açabileceğini öğrenir.
Bir varmış, bir yokmuş… Uzak diyarlarda, yemyeşil ağaçların ve rengârenk çiçeklerin süslediği büyülü bir orman varmış. Bu ormanın içinde, küçük Tomris adında tatlı bir kız yaşarmış. Tomris’in saçları, ormanın sarmaşıkları gibi kıvırcık, gözleri ise güneş ışığını yansıtan kahverengi yapraklar gibi parıl parıl parlarmış. En büyük eğlencesi, peluş hayvanlarıyla oynamakmış. O, yumuşacık peluş ayısını, tatlı tavşanını ve sevimli fili çok severmiş.
Bir sabah, güneş henüz doğarken, Tomris her zamanki gibi peluş arkadaşlarıyla oyun oynuyormuş. Ancak o gün bir tuhaflık varmış. Rüzgâr hafif hafif esiyor, perdeyi nazikçe hareket ettiriyor ve odadaki peluş hayvanlar sanki biraz daha canlı görünüyormuş. Aniden penceresi ardına kadar açılmış ve bir esinti odayı doldurmuş. Tomris hayretle bakarken, peluş ayısı başını ona doğru çevirmiş ve göz kırpmış!
“Günaydın, Tomris!” demiş peluş ayısı yumuşacık sesiyle.
Tomris bir adım geri çekilmiş, gözlerine inanamamış. “Ayıcık, sen gerçekten mi konuşuyorsun?”
Peluş ayısı gülümsemiş. “Elbette, Tomris! Bugün seni büyülü ormanımıza davet etmeye geldik. Bizimle gelmek ister misin?”
Tomris heyecanla yerinde zıplamış. “Tabii ki gelirim! Ama nasıl gideceğiz?”
Peluş fil, büyük kulaklarını çırparak ileri atılmış. “Gözlerini kapat ve bize güven, Tomris. Sadece hayal et.”
Tomris, gözlerini sıkıca kapatmış ve bir anda kendini bambaşka bir yerde bulmuş. Etrafına baktığında, devasa ağaçların gökyüzüne kadar uzandığı, çiçeklerin dans ettiği büyülü bir ormanda olduğunu fark etmiş. Renkler, kokular, sesler… Her şey bir rüyadaymış gibiymiş. Tomris’in peluş hayvanları da yanındaymış ve hepsi bu yeni dünyada onunla birlikteyken, her şey daha da güzel görünüyormuş.
Peluş tavşan hoplayarak yanına gelmiş. “Hadi saklambaç oynayalım!” demiş neşeyle.
Tomris gülümseyerek peluş tavşanın peşinden koşmuş. Ormanda saklambaç oynamak, gerçek dünyadakinden çok daha eğlenceliymiş. Ağaçların arkasına saklanan tavşanı bulmak, parlak çiçeklerin arasından sıçrayan fili yakalamak ve ayıcığı kocaman bir ağacın kovuğunda bulmak, Tomris’e büyük bir mutluluk vermiş. Her yer şarkı söyleyen kuşlarla, dans eden kelebeklerle doluymuş.
Ama oyun oynarken Tomris birden ağlayan bir ses duymuş. Etrafına bakınmış ve küçük bir peluş sincabın bir ağacın tepesinde mahsur kaldığını görmüş. Hemen yanına koşmuş.
“Ne oldu, küçük dostum?” diye sormuş Tomris endişeyle.
Peluş sincap gözyaşlarını silmiş. “Daldan aşağı inemiyorum. Yardım edebilir misin?”
Tomris tereddüt etmeden peluş fili çağırmış. “Hadi ona yardım edelim!”
Fil, kocaman hortumunu yukarı uzatmış ve sincabı güvenle yere indirmiş. Peluş sincap, “Teşekkür ederim, Tomris!” diyerek neşeyle zıplamış. “Sen gerçek bir kahramansın!”
Tomris gülümsemiş, “Arkadaşlar her zaman birbirine yardım eder,” demiş.
Gün batmaya başlamış ve orman altın rengine bürünmüş. Tomris’in içi hem mutluluk hem de biraz hüzünle dolmuş. Peluş ayıcık, tavşan ve fil ona yaklaşıp, “Zaman doldu, Tomris. Ama merak etme, bu büyülü orman her zaman seni bekleyecek. Ne zaman istersen tekrar gelebilirsin, sadece hayal etmen yeterli,” demişler.
Tomris onları çok özleyeceğini bilerek, gözlerini kapatmış. Bir anda tekrar odasında, peluş hayvanlarının yanında bulmuş kendini. Ama artık biliyormuş; onlar sadece oyuncak değil, gerçek dostlarmış.
Ve her gece, Tomris peluş hayvanlarına sarılarak uyumuş ve rüyalarında büyülü ormana geri dönmeyi hayal etmiş. O büyülü orman, onun hayal gücünün gücüyle hep var olmaya devam etmiş.
Sonuçta, hayal gücüyle dostluklar hep canlı kalırmış.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!