Gülce ve Güneş, sevgi dolu kalpleri ve birbirlerine olan destekleriyle, Kristal Dağı’nın sihrini geri getirerek doğanın dengesini ve güzelliklerini korurlar.
Bir varmış bir yokmuş, kıvırcık saçları ve kahverengi gözleriyle herkesi büyüleyen Gülce ve yeni yeni yürümeye başlayan küçük kardeşi Güneş, büyülü maceralarla dolu bir dünyada yaşarmış. Gülce, her zaman hayal gücü geniş bir çocukmuş; sihirli diyarlarda yolculuk yapmayı hayal eder, her şeyin mümkün olduğuna inanırmış. Küçük kardeşi Güneş ise her adımında etrafındaki dünyayı keşfetmeye çalışırmış.
Bir gün, Gülce ve Güneş, evlerinin yakınındaki ormanda oynarken gökyüzünden parlayan bir ışık fark etmişler. Bu ışık, büyük bir dağın tepesinden geliyormuş. Gülce, kardeşi Güneş’i yanına alarak, “Hadi, bu ışığın peşinden gidelim! Orada harika bir macera bizi bekliyor olabilir,” demiş.
Yavaş yavaş dağa doğru ilerlemeye başlamışlar. Dağa yaklaştıkça etraftaki ağaçlar büyülü bir şekilde ışıldamaya başlamış. Gülce, “Burası sıradan bir dağ değil, bu dağda bir sır var,” diye düşünmüş. Güneş ise yeni yürümeye başladığı için her adımda etrafındaki ışıklara bakıp gülümsemiş.
Sonunda dağın zirvesine ulaştıklarında, karşılarına parlak kristallerle kaplı büyülü bir kapı çıkmış. Kapının üzerinde altın harflerle, “Kristal Dağı’na hoş geldiniz,” yazıyormuş. Gülce heyecanla kapıyı açmış ve içeride onları büyük bir sürpriz bekliyormuş: Kristal Dağı, her köşesi parlayan kristallerle dolu büyülü bir dünya imiş. Bu kristaller, sadece sevgi dolu kalplerin gücüyle parlıyormuş.
Kapının hemen önünde, ışıl ışıl parlayan bir kristal perisi belirivermiş. Peri, Gülce ve Güneş’e bakarak, “Hoş geldiniz! Siz çok özel çocuklarsınız. Kristal Dağı’na yalnızca sevgi ve cesaret dolu kalpler girebilir. Bu dağ, ışığını ve sihrini yalnızca böyle kalplerden alır,” demiş.
Peri, onlara dağın sırrını anlatmış: “Bu kristaller, dünya üzerindeki sevgi ve mutluluğu korur. Ancak son zamanlarda bazı kristaller kararmaya başladı. Bu karanlık, yalnızca sevgi dolu bir kalbin dokunuşuyla yok edilebilir.” Gülce, periyle konuşarak, “Biz bu kristalleri yeniden parlatabiliriz!” demiş. Güneş de ablasının elini tutarak, büyük bir heyecanla başını sallamış.
Kristal Perisi, onlara sihirli bir değnek vermiş. “Bu değnekle kristallere sevgiyle dokunun, o zaman yeniden parlamaya başlayacaklar,” demiş. Gülce, ilk kristale yaklaşıp sevgiyle dokunduğunda kristal anında ışıldamaya başlamış. Güneş ise minik elleriyle başka bir kristale dokunmuş ve o da parlamış!
İki kardeş, dağın her köşesindeki kristallere dokunarak kararmış olanları yeniden ışıl ışıl hale getirmişler. Kristal Perisi, onlara minnetle bakarak, “Siz bu dağın gerçek kahramanlarısınız. Sevginiz ve cesaretinizle Kristal Dağı’nın sihrini geri getirdiniz,” demiş.
Gülce ve Güneş, periyle birlikte dağın zirvesine çıktıklarında, tüm kristallerin yeniden parladığını görmüşler. Kristallerin ışığı, tüm dünyaya sevgi ve mutluluk yaymış.
O günden sonra, Gülce ve Güneş her zaman Kristal Dağı’na geri dönebileceklerini ve oranın koruyucuları olduklarını bilerek yaşamışlar.
Ve böylece, iki kardeş sevgi dolu kalpleriyle maceralarına devam etmişler.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
