Bu masalda, Arel Aslan, hayvan dostlarıyla kurduğu bağ sayesinde sihirli bir dünyada yeni deneyimler kazanır ve bu dünyaya sevgi ve cesaretiyle layık olur.
Bir zamanlar, Arel Aslan adında kahverengi gözlü, ışıl ışıl bir çocuk yaşarmış. Arel Aslan, güneş gibi parlayan yüzüyle herkesin kalbini ısıtırmış. Kumral saçları rüzgarla dans ederken, gözleri ay ışığı gibi etrafına neşe saçarmış. O, arabalarla oynamayı ve hayvanlarla vakit geçirmeyi çok severmiş. Özellikle kediler, köpekler ve kuşlar, onun en yakın arkadaşları olmuş. Gün boyunca onlarla oyunlar oynar, arabalarını yarıştırır ve onların mutlu seslerini dinlerdi.
Bir sabah, Arel Aslan erkenden uyanmış. Annesi, Arel’in sevdiği mavi arabalı tişörtünü hazırlamış, babası da ona kahvaltıda en sevdiği meyveleri sunmuştu. Ancak Arel, o sabah farklı bir heyecan hissediyormuş. Sanki dışarıda onu bekleyen bir macera varmış gibi kalbi hızlı hızlı atıyormuş.
Kahvaltısını hızla bitiren Arel Aslan, bahçeye çıkmış. Bahçede oynamayı çok severdi, çünkü orada her zaman keşfedecek yeni şeyler bulurdu. Ancak bugün bahçede her zamankinden farklı bir şey varmış. O sırada, mavi kanatlı bir kuş Arel’in omzuna konuvermiş.
“Küçük dostum,” demiş kuş, cıvıldayan bir sesle, “Bugün senin için çok özel bir gün! Beni takip et, sana hayvanların sihirli dünyasını göstereceğim.”
Arel, kuşun peşinden koşarak gitmiş. Yolda arabasını sürmeye devam ederken, kuş onu büyük, eski bir ağacın yanına götürmüş. Ağacın dalları o kadar yüksekteymiş ki, neredeyse gökyüzüne dokunuyormuş. Kuş, ağacın altındaki küçük bir deliği işaret etmiş. “Buradan geçmelisin,” demiş kuş.
Arel, kuşun dediğini yaparak delikten içeri girmiş. Bir anda gözleri parlamış, çünkü karşısında gördüğü şey inanılmazmış! Her yer rengarenk çiçeklerle doluymuş, gökyüzünde ise kuşlar uçuşuyormuş. Fakat buradaki kuşlar, Arel’in bildiği kuşlardan çok farklıymış. Her birinin tüyleri gökkuşağının tüm renklerini barındırıyor, kanatlarını çırptıklarında havada yıldız tozları bırakıyorlarmış.
Arel Aslan, şaşkınlıkla etrafına bakarken, birden önüne tatlı bir kedi çıkmış. Bu kedi, Arel’in evdeki kedisinden çok daha büyüktü, neredeyse bir arabanın boyutlarındaydı. Ama o kadar sevimli ve sıcak bakıyordu ki, Arel hiç korkmamış. Kedinin adı Mia’ymış.
“Hoş geldin Arel,” demiş Mia, yumuşacık bir sesle. “Burası hayvanların sihirli dünyası. Bizimle oyun oynamak ister misin?”
Arel, heyecanla başını sallamış. Mia ve Arel, büyük bir çayıra doğru koşmaya başlamışlar. Orada, bir grup sevimli köpek oyun oynuyormuş. Köpekler zıplıyor, birbirlerinin peşinden koşuyor ve havlayarak mutluluklarını gösteriyorlarmış. Köpeklerin lideri olan küçük, beyaz bir köpek Arel’e doğru koşmuş. Adı Kuki’ymiş.
“Kuki! Hadi araba yarışı yapalım!” demiş Arel, arabasını göstererek.
Kuki neşeyle havlamış ve Arel’in arabasının yanına kendi küçük arabasını çekmiş. Yarış başlamış! Arel ve Kuki birlikte büyük bir pistte hızla yarışmışlar. Ama bu pist, normal pistlerden çok farklıymış. Pist boyunca renkli kelebekler uçuşuyor, çiçekler Arel’in arabasının geçtiği her yerde açıyormuş. Arel’in kahkahaları bütün sihirli dünyaya yayılmış.
Yarış bittiğinde, Arel ve Kuki kendilerini bir ağacın gölgesine atmışlar. Ancak Arel hâlâ çok enerjikmiş ve bu büyülü dünyada keşfetmek istediği daha birçok şey varmış.
Birden, ağaçtan büyük bir kuş sürüsü havalanmış ve gökyüzünde daireler çizerek uçmaya başlamışlar. Arel, kuşları izlerken bir tanesinin daha önce hiç görmediği kadar parlak olduğunu fark etmiş. Bu kuş, sihirli dünyanın koruyucusuymuş ve adı Parlakkanat’mış. Parlakkanat, Arel’in yanına süzülerek inmiş.
“Merhaba Arel,” demiş Parlakkanat, kanatlarını nazikçe çırparak. “Senin cesaretini ve neşeni duydum. Burası sadece cesur ve hayvanları seven çocukların girebildiği bir yer. Sen buraya layıksın.”
Arel, Parlakkanat’ın sözlerinden çok mutlu olmuş. Kuş, ona sihirli bir tüy vermiş ve “Bu tüyü ne zaman sallarsan, biz hemen senin yanında olacağız. Artık bu dünyanın bir parçasısın,” demiş.
Arel Aslan, o gün eve dönerken yanında sadece hatıralar değil, aynı zamanda hayvan dostlarının sevgisini de götürmüş. Arabasına binip evine doğru yol alırken, içindeki mutluluk tarifsizmiş. Artık hayvanların sihirli dünyası ona her zaman açıkmış.
Ve Arel, o günden sonra her gün hayvanları daha da çok sevmiş, onlarla oyunlar oynarken sihirli dünyanın hatıralarını kalbinde taşımış. Mia, Kuki ve Parlakkanat ise her zaman Arel’in bir yerlerde onları düşündüğünü bilerek mutlulukla yaşamışlar.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
