Dinozor vadisinden suyun derinliklerine kadar uzanan bu yolculuk, hayal etmenin ne kadar büyülü olduğunu gösterdi.
Bir zamanlar, Atlas adında maceraperest bir çocuk yaşarmış. Atlas’ın en sevdiği oyuncak, siyah arabasıymış. Her gün saatlerce bu küçük arabayla oynar, onunla hayali yarış pistlerinde hızla yol alırmış. Ancak bir sabah, çok farklı bir şey olmuş. Oyun oynamaya hazırlanırken, siyah arabası aniden parlamaya başlamış ve hafif bir mırıltıyla konuşmuş:
“Atlas! Bugün seni çok özel bir maceraya götürmek istiyorum. Hazır mısın?”
Atlas şaşkınlıkla gözlerini açmış. “Sen… Sen konuşuyor musun?” diye sormuş küçük çocuk, heyecan ve merakla.
Siyah araba hafifçe gülümsemiş gibi farlarını yakıp söndürmüş. “Evet, sevgili Atlas. Bugün seni hem dinozorlarla dolu bir vadiye hem de suyun derinliklerine götüreceğim. Hazırsan, sihirli yolculuğumuz başlıyor!”
Atlas bu teklifi heyecanla kabul etmiş ve hemen arabasına binmiş. Bir anda etrafındaki dünya dönmeye başlamış, odasındaki her şey kaybolmuş. Kendini yemyeşil bir ormanın içinde bulmuş. Ancak bu sıradan bir orman değilmiş; çünkü etrafta devasa dinozorlar dolaşıyormuş!
Atlas gözlerine inanamazken, arabası yavaşça vadide ilerlemeye başlamış. Dev boynuzlu bir Triceratops yanlarından ağır ağır geçmiş. Atlas, hayretle dinozoru izlerken birden uzaklardan büyük bir kükreme sesi duymuş. “Bu neydi?” diye sormuş merakla.
“Bu, T-Rex’in kükremesi!” demiş arabası. “Ama korkma, biz dostuz.”
Ve gerçekten, devasa bir T-Rex gözükmüş. T-Rex, kocaman dişlerini göstererek onlara doğru bakmış. Ancak Atlas arabasına güveniyormuş. T-Rex, bir süre onları izledikten sonra yavaşça uzaklaşmış. Atlas bu dev yaratıklarla dolu vadide gezinirken, içindeki korkuların yerini heyecan almış.
Bir süre sonra araba yeniden parlamış ve Atlas’a, “Hazır mısın denizlerin altına dalmaya?” diye sormuş. Atlas heyecanla başını sallamış. Araba hızla ilerlemiş ve etrafındaki her şey yeniden değişmeye başlamış. Şimdi artık denizlerin derinliklerindelermiş!
Etraflarında rengârenk balıklar süzülüyormuş. Atlas bu sualtı dünyasına hayran kalmış. Tam o sırada dev bir köpek balığı görmüş. Köpek balığı onlara doğru süzülerek yaklaşmış. Atlas’ın kalbi hızlı hızlı atmış, ama arabası sakin bir şekilde ona güven vermiş: “Korkma Atlas, bu köpek balığı dost canlısı.”
Köpek balığı, Atlas ve arabasını inceledikten sonra uzaklaşmış. Sonra, Atlas’ın dikkatini başka bir şey çekmiş: Bir ahtapot! Zarif kollarını denizaltı kayalarına dolayarak süzülüyor, sanki Atlas’ı selamlıyormuş. Atlas, gülümseyerek ona el sallamış. Ahtapotun kolları suyun içinde dans eder gibi hareket ediyormuş.
Atlas bu büyülü deniz dünyasında zamanın nasıl geçtiğini anlamamış bile. Balıklarla yüzüp, mercanların arasından geçerken, kendini bir su altı kahramanı gibi hissetmiş. Ancak yavaş yavaş arabası tekrar yavaşlamaya başlamış.
“Sihirli yolculuğumuz burada sona eriyor, Atlas,” demiş araba, onu nazikçe odasına geri getirirken. “Ama unutma, hayal gücünle istediğin her an yeni maceralara atılabilirsin!”
Atlas, arabasından inerken büyük bir mutluluk içindeymiş. Dinozorlarla dolu vadiler ve denizin derinlikleri artık ona hiç uzak gelmiyormuş. Çünkü sihir her zaman içindeymiş.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
