Bu masal, bize hayal gücünün ne kadar güçlü olduğunu hatırlatır. Hayallerimizde her şey mümkündür; uçabilir, dans edebilir, farklı dünyalar keşfedebiliriz.
Bir varmış, bir yokmuş, yıldızların ışıl ışıl parladığı bir gecede, Hazel Dila adında tatlı, kahverengi gözlü, uzun kirpikli bir kız yaşarmış. Hazel Dila, çok naif ve hanım hanımcık bir kızmış; en sevdiği şey Barbie bebekleriyle oynamakmış. Küçük kardeşi Mirza ise dört yaşında, neşeli ve enerjik bir çocukmuş. Mirza, arabalarla oynamayı çok severmiş ama en büyük tutkusu Diyarbakır halayı çekmekmiş. Halayı her çaldığında minik ayaklarıyla dans eder, etrafına neşe saçarmış.
Bir gün, Hazel Dila ve Mirza evde oyun oynarken, büyük bir ışık küresi odalarının ortasında belirmiş. Işık küresi yavaşça dönmüş ve içinden kocaman kanatlı bir at çıkmış. Bu at, altın sarısı yeleleri ve gümüş renkli kanatlarıyla ışıl ışıl parlıyormuş. Gözlerinde büyülü bir parıltı varmış.
“Merhaba, sevgili Hazel Dila ve Mirza!” demiş at. “Benim adım Bulut. Sizi Büyülü Halay Diyarı’na götürmek için geldim. Orada danslar, sihirli bebekler ve arabaların olduğu harika bir macera sizi bekliyor!”
Hazel Dila’nın gözleri büyümüş. “Sihirli bebekler mi? Çok merak ettim!” demiş heyecanla. Mirza da hemen dans etmeye başlamış. “Halay mı? Ooo, çok güzel!” diye coşkuyla bağırmış.
Bulut, kanatlarını çırparak ikisini sırtına almış ve bir anda gökyüzüne yükselmiş. Yıldızların arasında uçarken, aşağıda nehirler, dağlar, ormanlar görünüyormuş. Uzun bir yolculuktan sonra Bulut, gökyüzünde büyük, ışıl ışıl bir kapının önünde durmuş.
“İşte Büyülü Halay Diyarı!” demiş Bulut. “Hazırsanız içeri girelim.”
Kapı açıldığında, ikisini renkli, parıltılı bir diyar karşılamış. Her yerde uçuşan parıltılar, dans eden insanlar ve havada süzülen oyuncaklar varmış. Bir köşede Barbie bebekleri devasa bir salonda dans ediyormuş, ama bu Barbie’ler sıradan değilmiş. Her birinin etrafında sihirli bir ışık halkası varmış ve istedikleri her kıyafeti sihirle değiştirebiliyorlarmış.
Hazel Dila, bu sihirli Barbie’lere hayranlıkla bakmış. “Bunlar gerçek mi?” diye fısıldamış.
Tam o sırada, Barbie’lerden biri, mor bir elbise giymiş olan bir bebek, Hazel Dila’nın yanına gelmiş ve elini tutmuş. “Tabii ki gerçeğiz!” demiş gülümseyerek. “Bu diyarda her şey mümkün. İstersek birlikte uçabilir, istersek rengarenk elbiselerle dans edebiliriz!”
Hazel Dila mutlulukla Barbie’lerle dans etmeye başlamış. Her adımda elbisesi değişiyor, parıltılı çiçeklerle süsleniyormuş. O kadar eğleniyormuş ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamamış.
Mirza ise bu arada başka bir alanda sihirli arabalarla tanışmış. Bu arabalar, kendi kendilerine hareket edebiliyor, ışık hızında yarış yapabiliyormuş. Ama en ilginç olanı, arabalar halay çekebiliyormuş! Evet, arabaların tekerlekleri dönerken müzikle birlikte ritim tutup dans ediyorlarmış. Mirza şaşkınlıkla gözlerini açmış ve hemen onlara katılmış.
“Bu tam benlik!” demiş ve arabalarla birlikte Diyarbakır halayı çekmeye başlamış. Arabalar, tekerleklerini ritmik bir şekilde döndürüyor, Mirza da onların arasında hoplayıp zıplıyormuş. Müziğin ritmi arttıkça, halay halkası büyümüş ve etrafındaki herkes dansa katılmış. Mirza, hayatında hiç bu kadar eğlenmemiş.
Bir süre sonra, Bulut tekrar yanlarına gelmiş. “Artık eve dönme vakti geldi, çocuklar. Büyülü Halay Diyarı her zaman sizi bekliyor, ama bugünlük maceramız sona erdi,” demiş.
Hazel Dila ve Mirza biraz üzülseler de, bu unutulmaz macerayı kalplerinde saklayacaklarını biliyorlarmış. Bulut, onları tekrar sırtına almış ve yıldızların arasından uçarak evlerine geri götürmüş.
Eve döndüklerinde, her şey rüya gibi gelmiş. Hazel Dila, Barbie bebeklerine bakmış ve o sihirli anları hatırlamış. Mirza ise arabalarıyla halay çekmeye devam etmiş, her adımda sihirli diyarda yaşadıklarını anımsamış.
Çocuklarınız için isme özel masal yazdırın. Kendilerini özel hissettirecek masallarla onlara unutulmaz anılar bırakın.
Görüşleriniz bizim için çok kıymetli. Masalı okuduktan sonra düşüncelerinizi yazmanızı rica ederiz. Teşekkürler!
